Çene eklemi, kulaklarımızın hemen önünde bulunan kompleks bir eklem olup toplumda yaklaşık her 10 kişiden birinde çene eklemi rahatsızlığına rastlanmaktadır. Çene eklemi alt çene kemiği ile şakak kemiğini birbirine bağlayan ve bu iki kemik arasında da bir eklem kıkırdağı (eklem diski) ihtiva eden , çift taraflı ve çok çeşitli yönlerde hareket edebilme kabiliyetine sahip bir eklemdir. Özel yapısı sayesinde hem kayma, hem ileri geri hareket edebilme hem de kısıtlı olarak dönme hareketi yapabilen vücuttaki tek eklemdir. Özel yapısı ve konumu gereği çiğneme kasları ve dişler gibi çevre dokularla da etkileşim içerisindedir. Bu yapılardaki bazı rahatsızlıklar özellikle gençlerde ve kadınlarda daha sık karşılaştığımız eklem problemlerine neden olabilmektedir.
Çene ekleminde ağrı, fonksiyon bozukluğu veya çenenin açık/kapalı halde kilitlenmesi gibi bulgulardan herhangi birinin eşlik etmediği ve yalnızca ağız açma kapama esnasında duyulan bir ses, (belirgin bir ses olsa dahi) ciddi bir problem olarak kabul edilmez ve aktif bir tedaviye de gerek görülmez. Eklem problemlerinin tedavisinde amaç sesi ortadan kaldırmak değildir çünkü cerrahi düzeltme yapılsa dahi sesin nüks etme ihtimali vardır. Bu sebeple sese ilaveten yukarıda bahsettiğimiz şikâyetlerden biri veya birkaçı eklenirse, o durumda tedaviye başlanması gerekecektir.
Evet. Çene eklemi rahatsızlığına bağlı olarak ağız açıklığında azalma olabilir. Ağız açıklığında ani gelişen ve şiddetli ağrının eşlik ettiği bir kısıtlanma, genelde eklem kıkırdağının öne kaymasına ve yerine geçememesine bağlı olarak gelişir (redüksiyonsuz disk dislokasyonu). Eklem çıkması durumunda ise ağız çok açık bir şekilde kalacaktır ve bazen hastanın kendi gayretleriyle bazen de bir hekim müdahalesi ile eklemin yerine oturtturulması gerekebilecektir. Ayrıca çiğneme kaslarının bazı hastalıklarında veya ankiloz dediğimiz çene kemiği ile şakak kemiği arasında kaynamaya bağlı olarak da ağzı açıklığında kısıtlanma olabilmektedir.
Kulak ile çok yakın anatomik komşuluğundan dolayı çene eklemi rahatsızlıklarından kaynaklanan ağrılar sıklıkla kulak ağrısı ile karıştırılmaktadır. Hatta kliniğimize başvuran eklem hastalarımızın yaklaşık beşte biri, önce KBB uzmanına başvurmuş ve kulaklarında bir probleme rastlanmayarak bize yönlendirilmiş hastalardan oluşmaktadır.
Birçok eklem probleminin tedavisinde öncelikle daha basit ve temel yöntemler ile tedaviye başlanır ve eğer yapılan tedavi yetersiz veya etkisiz olursa bir sonraki tedavi aşamasına geçilir. Başlangıçta ilaç tedavisi, gece plağı veya splint tedavileri, fizik tedavi yöntemleri ile tedavi yapılır. Gerekirse (genellikle ikinci aşamada) eklem yıkaması (artrosentez), eklem içi enjeksiyonlar, artroskopi gibi minimal girişimsel cerrahi yöntemler uygulanır. Bütün bu tedavilere cevap vermeyen nadir durumlarda açık eklem ameliyatı gerekebilir. Bununla beraber bazı eklem rahatsızlıkları direk cerrahi tedavi de gerektirebilir. (Çene eklemi tümörleri, çene ankilozu dediğimiz çenenin kafa ile kaynaşması gibi durumlar) Bu eklem rahatsızlığının ne olduğu, hangi safhada olduğu ve şiddeti gibi bazı faktörlere bağlı olarak değişebilmektedir.
Kliniğimizde gerek ameliyatsız tüm tedavi yöntemleri, gerekse eklem ameliyatı gerektiren problemlerinin cerrahi tedavilerini yapabilmekteyiz. Genel anestezi altında ileri eklem cerrahisi gerektiren durumlarda anlaşmalı olduğumuz hastanelerin ameliyathanelerinde erçekleştirmekteyiz. Bununla beraber eklem rahatsızlıklarının çok büyük bir kısmı cerrahi müdahaleye ihtiyaç kalmadan tedavi edilebilmektedir.